Eskiden zamanlarda sinemanın o mutlu günleri olarak tanımlanan sinemaların önlerini büyük afişlerle süslenerek 70 × 100 cm matbaada basılmış afişler olarak değil de Eski sinemaların bulunduğu binalar ve cepheler şimdi zamanın sinemaları gibi küçük değildi O zamanın yapıları kocaman cepheyi kaplayan elle yapılmış dev afişlerdir İşte bu sinemalara o zamanın adıyla “sinema feneri” denirdi.
“Sinema feneri” adının nereden geldiği konusunda şuan bile iki görüş vardır.
Bunlardan biri;
Elektriğin olmadığı bir dönemde başladığı, bu nedenle de arkadan fenerlerle aydınlatıldığı için bu adı aldığıdır.
Türkiye’de açık hava reklamcılığını başlatan ve geliştiren Erol Ağakay’agöre; “Beyoğlu’nda Alkazar Sinemasının olması ve Bugün bile o bina hala duruyor olması İstanbul’un eski, tarihi bir mekandır. Ve Bu sinemanın önünde, fener şeklini alabilen, içi boş, üç tarafı bez afişlerle kaplı bir cephesinin olması Geceleri bu üç tarafı kapalı alanın içerisinde lamba yanar olması Lambaların beze ışığını verir olması gece de dışarıdan bakıldığında ışıklı bir kutu hâline gelmesi Sinema Feneri isminin oradan geliyor olması ve Ondan sonraki dönemde ise; ister ışıklı ister ışıksız olsun, tüm kapı önlerine asılan afişlere sinema feneri denmeye başlanmasıdır.
İşte Bu sinema Feneri etkisini bir nebzede olsa evlerinizde özellikle film severler için İnegöl Mobilya’dan aldıkları yataklarına yada koltuklarına uzanıp keyfini çıkarmak isteyenler için bazı markalar bunu ev koşullarına göre dizayn etmiştir…