İnsan hayatı içinde yalnızlıkların olduğu bazen de birilerinin olduğunu sandığı Hayatımın en mutlu ve en canlı hatıralarından ibarettir ve tek başınıza geçirdiğiniz mutlu ve mutsuz anlardan oluşuyor. Bazen En sevdiğiniz kitap serisini yeniden okuduğunuz hafta sonları bazen de arabanıza binip kafanızı dinlemek için gittiğiniz bir yerdir. Benim için ailemden bağımsız ayrı bir eve çıkmam ve yeni evimde yemek yaptığım o anlar.
Sevdiğim birkaç arkadaşımla Fethiye’de Yamaç Paraşütü yapmaya gittiğimiz tatilde insanlardan bir nebze de uzaklaşarak gün doğumunu elimde kahve içerek izlediğim tek başıma izlediğim sabah. Elbette hayatımın içerisinde insanların da olduğu birçok mutlu hatıralarım vardır. Ancak o anların sakinliği ve bana getirdikleri huzur bir şekilde zihnimde en canlı halleri düşüncelerimde kalıyor.
Bazen bunları düşünüyorum ve kendime şu soruyu soruyorum;” Ben gerçekten yalnız mıyım? “
Bazen psikolojik olarak İçedönük bir insan olarak hafta sonlarımı dışarı çıkıp diğer insanlarla vakit geçirmektense evde kalmayı tercih ettiğim için kendi içimde suçluluk duyduğum da oluyor İşte o anlar Bu duygu karmaşasında yaptığım şey ve seçimlerim nedeniyle sabırsızlanıyor olsam bile… Örneğin; İlgi alanım olan Hukuk ile ilgili kitaplar okumak ya da en sevdiğim filmlerden birini izlemek gibi.
Nereye gidersem gideyim ; Kafamın içindeki ses hala orada bir yerde tek başıma bu kadar çok vakit geçirmemin anormal bir davranış olduğunu söyleniyor. Evet belki de ben içedönük biriyim, Fakat cumartesi gecesi evimde koltuğumdan kalkıp yatak odasının kapısında durup geçen hayatımı günümü gözden geçirmem bu ruh haliyle sağlıksız bir bölgeye geçiş gibiydi sanki. Arkadaşların ne der? İş arkadaşlarım ne düşünür? Diye sormaktan bıkıp utandığımı hissediyor ve evde kalmak için bahaneler uyduruyorum belki de yetiştirmem gereken çok iş var ya da ailemle biraz vakit geçirmem gerekiyor gibi bahaneler uydurarak Bazen de direkt kendimi iyi hissetmiyorum gibi yalana başvurduğum zamanlarda kendimi iyi hissetmediğimi söylüyorum.
İşin aslı şu ki iyi hissetmeme varsayımım; İçedönük olmanın ne olduğunu daha iyi anladıkça, tek başıma vakit geçirmemin zihinim benim için yük olmasını engelliyorum ve sağlığım için bir tür ihtiyaç olduğunu fark ediyorum. Bazen düşünüyorum da içedönük olmak her şeyi kendi içimde yaşamam yüzünden utanmamalı suçluluk duymamalıyım aslında ama nedense ne kadar yalnız olduğumu gördüklerinde insanların hakkımda kötü düşüneceklerinden çekiniyorum.
Tek başıma yaşıyor ve tek başıma yaşamaya bayılıyorum çünkü kendimle barışık biriyim. Ama insanları sürekli mutlu olduğuma inandırma ihtiyacı duymak istemiyorum.. Yakın çevrem şunu çok sık sorar “Sıkılmıyor musun?”, “Yalnız hissetmiyor musun?”
Belli bir süreden sonra bu sorular insana sorunlu bir insanmış gibi hissetmeni sağlıyor.
.Belki de gerçekten yalnızım ve değişme ihtiyacım var…
Toplum içindeki insanlardan bir nebze de olsa sıyrılıp hafta sonlarımı bilerek ve isteyerek evde televizyon izleyerek, kitap okuyarak ya da yatarak geçiren kişilerin hata yaptıklarını söylüyor. Ancak insanların veba. Yada kanser hastası gibi acınarak bakması yada tedavisi mümkün olmayan bir şeymiş gibi ve sessiz kaldıkları anlar Benim İçin Genelde haftamın en iyi anları olmaya başlıyor 😊
Nihayetinde kendime şu soruyu sormaya başladığımda büyük bir aydınlanma yaşamaya başladım… ”Gerçekten yalnız mıyım, yoksa toplum öyle olduğumu mu söylüyor yada sanıyor ?”
Sizce bizim hayatımızın içindeki planlarımızı hangi duygular motive ediyor?
Yapılan çalışmalara göre içedönük insanların %3 Amerika’nın nüfusunun oluşturduğu bilinmektedir. Ancak sessiz olduğumuz ve dışa dönük gibi görünmeye çalıştığımız için hala toplum içinde azınlık olarak görülmekteyiz.. . Hayatın içinde belki de umursanmayan Ötekiler olduk Bu nedenle düzeltilmemiz gerekiliyor gibi bakılıyor. Dışarıya daha fazla çıkıp sosyal olmanız yada evde yalnız bir şekilde geçirdiğimiz her cumartesi akşamı için suçluluk duymamız gerekiyor gibi…
Hiç kimse birbirine hayatınızı nasıl yaşaması gerektiği konusunda akıl vermeli hayatı nasıl mutlu oluyorsa öyle yaşamalıdır. Bunu gerek;
Toplum, arkadaşlarınız, iş çevreniz hatta ve hatta aileniz bile olsa karışmaya hakkı yok…
Siz Evde kalmaktan yalnız yaşayıp kendinizle ilgilenmekten mutlu oluyorsanız ortada hiçbir sorun yok demektir…
Dışadönük “normal” algılardan farklı olmak kişiliğimizden utanmak zorunda değilsiniz.
İçine kapanık olmak, kimliğimin bir parçasıysa a yine de insanların bu kelimeyi utanılacak bir şeymiş gibi fısıldayarak kullandıklarına sık sık tanık olmaya başladım diyebilirim…
Herkes; özgün bir kişiliğe sahip olmanız gerektiğini söylüyorsa bile – bu kişilik gürültülü, canlı ve dışadönük olduğu sürece. Bazen ben de bu özellikleri yansıtabiliyorsa ancak sadece yeterince dinlendikten ve kendimle yeterince vakit geçirdikten sonra.
Yeterince dışarı çıkmadığınız için suçluluk duyuyorsanız eğer kendinize bunun sebebini sorabilirsiniz. Sonuç; aslında insanların hakkınızdaki düşüncelerinden korkuyor olmanız ise iyi bir sebep değil ve olamamalıdır… İnsanların düşüncelerini ne kadar az umursarsanız, özgüveniniz o kadar artacaktır.
Biri size “Hafta sonu ne yaptın?” diye sorduğunda kendinizden emin ve mutlu bir şekilde okuduğunuz bir kitap ya da izlediğiniz bir film hakkında konuşarak cevap verdiğinizde insanlar mutlu olduğunuzu fark edebilecek ve yalnız olup olmadığınızı sorgulama ihtiyacı duymayacaklar emin olun…
İçedönük bir insan olarak tanımlanmak için her cumartesi gecesini yalnız başınıza geçirmek zorunda değilsiniz. İçedönük olan insanlar arkadaşları ile vakit geçirmekten hoşlanırlar. Ancak vahşi yaşam tarzı tarafa geçmek için kitap okuma planlarımı ertelemeden önce; kendime daima şu soruyu sorar; ve cevap veririm “Hangi duygular beni bu plan için motive ediyor?” Eğer yanıt, başka birinin beklentileri üzerine suçluluk duygusu ya da utanç ise, cumartesi gecesi beni bulabileceğiniz tek yer koltuklarım’dır.