Yıllardır söylenen bu söz eminim sizi de bir ara düşündürmüştür. Okul yıllarımızda münazaralarımıza konu olan bu cümleyi birlikte incelemeye ne dersiniz? Zaten konunun genel geçer bir cevabı yok diye bıçak gibi kestirip atmayın. Çok gezen mi yoksa çok okuyan mı bilir? Herkesin kendine göre bir cevabı ve bir yorumu vardır. Öncelikle ben bir cevap vererek bunun üzerinden yorumlamayı tercih ediyorum. Şahsi düşüncem tabii ki çok gezen bilir…
Okumak mükemmel bir hobidir. Okuduğunuz şey bir roman, gazete, dergi olabilir. Oradan okuyarak öğrenilen şey de akılda kalıcıdır. Ama benim fikrim gidip görmek yönünde. Bu konu üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Hangisi gerçekten daha ağır basıyor olabilir? Herkesin düşündüğü ve kafasına yerleşmiş bir cevap olduğu için araştırmanın sonuçlarının yine de bir yönde fikir değiştireceğini düşünmüyorum. Biraz zevk meselesidir. Kimi gezmek, görmekten yanadır kimi de evinde oturduğu yerde okuyarak bilgi sahibi olmaktan yana… Kişisel olarak nasıl kendinizi iyi ve mutlu hissediyorsanız onu yapmanızda fayda var.
Çok gezenin çok bilmesi kadar da normal bir durum yoktur. Her şeyi görme ve keşfetme şansına sahiptir. Beykoz sahilde bulunan bir kafede yediği bir yemeği yorumlayan gurmeyi gazete veya dergiden okumakla gidip o yemeği görüp yemek arasında dağlar kadar fark vardır. Birebir gidip yerken size eşlik edecek manzara sizi iki kat doyuracak ve mutlu edecektir. Kitap kokusu da iyidir tabii ama o mekana gidip yemek kokularını birebir duymayı tercih etmek sizin en doğal hakkınız…
Bunlar dışında bir şeyi yerinde denemek size çok şey katar. Genel kültür seviyenizi bir tık daha artırmanızı sağlar. Bu okuyarak da sağlanabilir kesinlikle ama deneyim kazanmamış olursunuz. Sadece öğrenirsiniz. Denemek ve deneyimlerden bir sonuç elde etmek sizin için daha yararlı olacaktır. Tüm marketlerde İnegöl’e özel olan o İnegöl köfteleri satılmaktadır. Siz şimdi bunu okuyup orada satılan köftelerden deneseniz de yine sonuç değişmez. O oraya özel ve emin olun İnegöl’de yediğiniz köftenin tadı çok daha farklıdır. Günlük yaşantınızın arasına ufak kaçamaklar sıkıştırarak böyle bir deneyim yapsanız fena olmaz mı?
Siz yeter ki isteyin neden olmasın! Uludağ’a gidip kayak yapın, iskender ve köfte yiyin. Bursa’nın tarihi yerlerini gezin, görün. Okumak yerine gezerek görmek mi daha iyi, bir daha sorgulayın. Hala okumak daha iyi diyorsanız tabii ki bu da kendi tercihiniz 🙂 Bir araba veya motora sahipseniz hiç düşünmeyin. Ulaşım için sadece bunların olmadığını da biliyorsunuzdur. Bir otobüs, tren , uçak artık nasıl isterseniz o şekilde ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. En azından kendiniz için birkaç gün ayırın ve kafanızı dağıtın. Uzaklaşmak size de iyi gelecektir. Günübirlik bile olsa değer… Günlük rutininizin dışına çıkmalı ve ruhunuz için bir şeyler yapmalısınız.
Biraz uzak geldiyse daha yakınlarda da keşfedilecek çok güzel yerler var merak etmeyin. İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsanız bol bol gezmeden edemezsiniz. Her yerinin ayrı güzelliği sizi kendisine çekecektir. Gençlerin favori semti Kadıköy ve tabi ki Kadıköy’ün küçük ama şirin kafeleri… O kafelerde çay, kahve içmek kadar zevkli bir şey yok! Çünkü her yer genç kaynıyor ve herkes herkesle tanışabiliyor. Yani gayet sıcak ve samimi ortamlar. Herkes gidip görmeli ve Moda sahilinde boylu boyunca yürümelidir. Denizdeki dalga ve martı sesleri eşliğinde bir yürüyüş deneyimine kim hayır diyebilir? Kulaklığınızı alın ve müzik dinleyerek temponuzu yükseltin. Böyle bir motive her yerde olmaz kaçırmayın derim. Hadi hemen dışarı çıkın. İsterseniz istanbul tour firmaları da sizlerin gezilerine yardımcı olabilmektedir.
Kendiniz dışında eviniz için bile çok gezen bilir tabirini kullanabiliriz. Çok gezen çok şey görür, daha farklı modelleri ve en iyi indirimleri hep gezip görenlerden duyarız. Her şeyden haberdar olmak amaçlı bir yere kadar okuyabiliriz. Artık internet var ve hepsi elimizin altında diyor olabilirsiniz. Ama ya orada beğendiğiniz üründen farklı bir şey gelirse? Ev eşyaları ve giyim konusu biraz sorun yaratabilecek ürünlerdir. Yerinde gidip görürseniz kıyafetleri deneme ve üzerinizde nasıl durduğunu görme fırsatı yakalarsınız. Mutfağınıza bir tezgah yaptıracak olsanız onun neyden yapıldığına, nasıl durduğuna ve yapısına bakmanız gerekecektir. Belenco tezgahları ne kadar araştırsanız da kendi gözünüzle görüp karar vermek daha doğru bir seçenektir. Önemli olan sizi neyin ne kadar mutlu ettiğidir. Siz zaten kendini sürekli geliştirmek isteyen biriyseniz ve bilgiye açıksanız sizin için çok da zor olmayacaktır.
Kendinizi bir inşaat olarak düşünün ve sonuç tamamen sizin elinizde. Hayatınızın mimarı sizsiniz. Tüm yapı taşlarını oluşturmak size kalmış. Kendinizi neye göre ve nasıl yetiştirirseniz öyle bir insan olursunuz. Hayat dolu ve cesur olup hayatınızı yaşayın. Her şeyi yapabilecek gücünüzün olduğundan şüphe etmeyin. İçinizdeki keşifci ve güçlü yönleriniz sizin sadece evden çıkmanızı bekliyor. Siz en iyisi hem okumaya devam edin hem okuduklarınızı keşfetmek için işe bir yerlerden başlayın. En çok merak ettiğiniz şeyleri deneyimlemek için daha neyi bekliyorsunuz? Hayat geçiyor, onu yakalayın 🙂