Adrenalin Tutkunlarının Vazgeçilmezi Yamaç Paraşütü

Geçtiğimiz yaz sezonunda Yaşadığım keyifle günlerden sonra bu sabah itibariyle hatırladım ve aklım orada kaldı. Bu yaz Yine gidip yine Fethiye’de veya başka bir yerde uçacağım. Uçmanın o sonsuz özgürlüğünü ve heyecanını tattıktan sonra bunu tekrarlamak için tekrar gün sayıyorum.
Tatil yapmak benim için sadece plajda ya da yüzme havuzu başında uzanmaktan çok daha değişik anlamlar taşımaktadır. Gezi turları, kültür gezileri, antik şehirler, mağaralar derken, yaşamıma keyif veren tecrübelerin başında da geçen yaz Fethiye’de yaptığım yamaç paraşütü keyfi geliyor. Bu başlı başına değişik bir duygudur anlatılamaz yaşanır türden farklı bir heyecandır. Kendimi gökyüzünde kuşlar gibi özgür uçarken buldum ve sonsuz bir özgürlük duygusu yaşadım o yaz…
Alternatif turizm arayan doğa tutkunları için farklı bir seçenektir bu deneyimi yaşamak Yamaç paraşütü ne kadar tehlikeli olarak gösterilse de aslında kurallarına uyulduğu ve ciddi bir eğitimden geçildiğinden sanıldığı gibi tehlikeli bir spor ve hayat tarzı değildir. İyi eğitim almış bir pilot havayı ve rüzgarı tanır ve uygun olmayan şartlarda uçuş gerçekleştirmez zaten…
Yamaç paraşütüyle küçük tepelerden kalkılıp esen rüzgarın etkisiyle yüzlerce metre yukarılara çıkılabilmekte ve saatlerce havada kalıp kilometrelerce uzaklara uçulabilmektedir. Yamaç paraşütünde tek kişilik uçuşlar olduğu gibi yolcu uçurulan çift kişilik paraşütler de var ve buna “ tandem” denilmektedir.
Tandem Yamaç Paraşütüyle uçmak için pilotun kalkış öncesinde verdiği beş dakikalık brifinge uymak yeterli. Yolcunun tek yapması gereken, kalkış esnasında birkaç adım atarak koşmak. Her şey pilotun kontrolünde gerçekleşiyor. Uçuş sırasında siz sadece etrafı izler, isterseniz fotoğraf çekersiniz. Fakat ayağınız yerden kesildiği ilk andan itibaren her şeyi unutur, gökyüzünün ve uçmanın keyfini, özgürlüğün tadını çıkarırsınız.
Babadağ’ın sırtını dayadığı tepelerden her gün onlarca paraşüt atlayışı yapılıyor ve gökyüzü rengarenk bir uçurtma şenliğine dönüşüyor. Rengarenk paraşütler gökyüzünde amaçsızca dolaşıp özgürlüğün tadını çıkaran kuşlar gibi süzüle süzüle dağın üzerinde gezinip sonunda deniz kenarına iniyorlar ve insanın içine ayrı bir mutluluk getiriyor…
Gittiğim arkadaşlarımdan biri doğa sporları tutkunudur ve lisanslı dağcıdır. Aslında bakılırsa kendisi kaya tırmanışçısı desem daha doğru olur… Son iki senedir başka bir alana kaydı ve yamaç paraşütü yapmaya başladı. Sonrasında paraşüt pilotu olarak yolcu uçurmaya başlayınca ilk yolcularından biri de ben oldum… Bu heyecanı yaşayacaktım mutlaka beni güvendiğim biri uçuracaktı. Sabırsızca sıramı bekledim ve uçmak için dağa çıkan pilotlar ve yolcuların arasına gökyüzü tutkunları adı verilen bir grubuna katıldım.
Araçlarla kıvrıla kıvrıla dağa çıkan bozuk bir yolda yapılan bir saatlik yolculuğun ardından, 650 metre yüksekliğindeki uçuş başlangıç noktalarına geldik. Paraşütler araçtan indirilip yerlere serildi. Geldiğimiz grupla uçuş hakkında ve ne yapacağımızla ilgili kısa bir ders aldık ve hazırlıklarımızı tamamlandı. Fakat Yamaç Paraşütü yapacağımız zamana kadar çok sakindim ama güvenlik açısından pilota bağlandıktan sonra ve önümüzdeki boşluğa bakarken biraz tedirgin oldum. Resmen Ayağımın altındaki taşlar yuvarlanıp boşluğa uçuyordu.
Araç gereçler takıldı, ipler kelepçeler bağlandı, kasklar giyildi, pilota bağlı olarak oturdum ve yamaç paraşütü için uçuşa hazır hale geldik. Ve Uygun rüzgar bulununca rüzgarla beraber şişen paraşüt serbest bırakıldı ve pilotla birlikte yamaç aşağı birkaç adım koşarak kendimizi boşluğa bıraktık. Ve yaklaşık 45 dakikalık yolculuk başladı.
Sonrası inanılmaz bir heyecandı kendinizi boşluğa bırakıyorsunuz ve rüzgarla beraber yükseliyorsunuz ve uçmaya başlıyorsunuz. Bu bir düşme değil. Sanki üzerinizdeki negatif yükleri bırakıyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Şöyle düşünün; Gökyüzündesiniz rüzgar sizi alıp götürüyor, ama her şey pilotun kontrolünde. İplerle Kontrolü idare ediyor. Rüzgarı yakalamaya çalışıyor ve Bulduğu anda bir hortuma girmiş gibi aniden sizi ve kendini yukarı fırlatıyor.
İlk dakikalarda müthiş bir heyecan yaşadım 1000 kilometre yukarıda uçuyordum. Bu korku muydu veya panik miydi? Bilmiyorum İlk 5 dakika ipleri sıkmaktan ellerim bembeyaz kesildi, her sarsıntıda panikledim. Sonrası büyük bir keyifle uçmak, Sonsuzca özgürlük duygusu Kuşlar gibi… Daha sonrasında İpleri sıkıca tutmaktan vazgeçtim kollarımı iki yana açıp bacaklarımı da uzatıp kendimi uçmaya bıraktım.
Gruptaki diğer kişilerde peş peşe arkamızdan atladılar. Etrafımızda onlarca paraşütçü hep beraber gökyüzünde yerimizi aldık ve Birbirimize el sallıyor yüzümüzdeki gülücükleri birbirimize aktarıyorduk. Fotoğraflar çekildik… İsteyen pilotlar tabi ki yolcunun da kabul etmesi üzerine akrobatik hareketler de yapıyorlar. Bunlar heyecan arttırıcı sert dönüşlerdi Örnek; burgu hareketleri, taklalar gibi artistik hareketler… Akrobasi yapan pilotları da hayranlıkla izledim. Başka bir boyuttaydım sanki…