Hiç düşündünüz mü gerçekten?
Hiç bir sıkıntın yok, tek bir hayal kırıklığın, burukluğun yok.
Herşey güllük gülistanlık yaşamınının her alanında
O zaman ne hissederdin acaba?
Çok mu mutlu?
“Elbette daha ne olsun” diyenleri duyabiliyorum…
Hayır; canım hiç de öyle olmazdı çünkü o zaman hayatın içindeki zıtlıkları, iyi ve kötü, olumlu-olumsuz, mutluluk-acı terimlerinin hiçbirini anlayamıyor olur fark edemiyor olacaktık.
Şükretmeyi bilenler şükretmeyi bilmiyor olacaktı.
Bu bilinç dünyasında Herşey belli bir ölçüyle verilmiş. Yaradan bizler için Hayırlı olanı zaten bilerek daha dünyaya düşmeden ölçüyü düzenlemiştir.
İlla ki biz şu dilimizden düşüremediğimiz “mutlu-huzurlu” olalım diye değil bu ölçü aslında.bizler için.
Amaç kim olduğumuzu keşfetmek. Bu dünyadaki görevlerimizi keşfetmek. Kendimizi hatırlamak, ruhumuzu hatırlamak! aslında
Senin aldığın pahalı araba, ev, gittiğin gezdiğin restoranlar katıldığın turlar giydiğin elbise ve daha bir sürü şey kimin umrunda! Sosyal paylaşımların kimin umrunda…mesela
Ben sana söyleyeyim kimlerin umrunda olduğunu;
Hala kendini fark edememiş, kendini sevmeyen, Allah’ın ruhundan üflediği birer mucize olduğunu fark edememişlerin umrunda sadece
Öyle büyük bir durumun içindeyiz ki aynadaki yansıma gibi . Aslında Mutluluğun bizde bizim içimizde başladığını bilmiyoruz. Aslında insanoğlunda öyle bir şey varki “onda var, bende niye yok” “o çok mutlu ben neyin cezasını çekiyorum” diye diye ömrümüzden ömür tüketiyoruz. Yaşımız kıyaslamalar, eleştiriler, bencil kıskançlıklarla geçiyor. Bu yüzden herkes herkese çok öfkeli ve mutsuz aslında etrafından çok kendi içinde mutsuz.
Aferin bize ve topluma
Halbuki sadece yarım saat o insanlardan biriyle otursan ve hikayesini sorsan…Yaşadığı hayat tecrübelerini acılarını dinlesen… Anlattıkları merhametine dokunacak! bir bilsen… Herkes asıl görevini bulana kadar sınav veriyor.
Sadede geleyim o zaman;
Bu dünyada bedenini taşıyan ruhunun tek bir amacı var. Sen hala fark edemiyor olsan da Gerçeklerden kaçış yok.
Başına gelen her olay seni daha iyiye başarıya taşıyor !
Her insan gibi senin de bu dünyada İnsanlık için bir görevin var. Bu görev yemek pişirmek, çamaşır yıkamak, gül almak gibi..
Herşey Hep iyi gitse ve o sınavlardan geçmesen ruhun ve bedenin büyümez hep bir çocuk gibi kalır. varman gereken yere varamazsın.
Yaşadığın her “kötü” olay birer ders… Tekrarlamaman için…
O yüzden sakın bu dünyada yaşadığın şeylere küçümseyerek” bakma.
“Elalem ne der” laflarına da takılma artık. Sen ruhunla büyürken onlar küçülüyor
Dünyamız boyut atlıyor.Gün geçtikçe Müthiş bir dönüşüm yolunda ilerliyoruz. Kim ne niyetle ne yaptıysa yaşıyor. Herkes ektiğini biçiyor. Emin ol. Bütün olmaya ilerliyoruz..Çok hızlı bir sürece giriyoruz. Kendimizi beyin sınırlarımızla daraltıp benliğimize acı yaşatmamalıyız. Onu geliştirmeye ve hayataki görevinin gerçekten ne olduğunu anlamaya çalış.
Ne diyor;Bir düşünür;
İstediğin bir şey olursa bir, olmazsa Bin Hayır aramalısın
Yaşadığın herşeyin ama herşeyin senin için olduğunu unutma ve
önce sen kendine iyi davran… Ve senin gibilerle yola devam et.